Eskişehir’in içme suyu geleceği ve doğal zenginlikleri açısından hayati öneme sahip Sakaryabaşı, kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Çifteler Belediye Başkanı Zehra Konakcı, Sakaryabaşı’nın alarm veren durumu hakkında yaptığı açıklamada, çarpıcı ifadeler kullandı. Konakcı, “Bu sadece Çifteler’in değil, Eskişehir’in su krizini doğrudan etkileyecek bir felakettir. Sakaryabaşı göz göre göre yok oluyor,” dedi.
Sakaryabaşı’nın yalnızca bir doğal güzellik değil, aynı zamanda Eskişehir’in alternatif içme suyu kaynağı olduğuna dikkat çeken Başkan Konakcı, “Bu kaynağın durumu, en az Alpu’daki termik santral veya Kaymaz’daki siyanürlü altın madeni kadar büyük bir çevre ve halk sağlığı tehdididir,” diyerek konunun önemini net bir şekilde ortaya koydu.
Başkan Konakcı, özellikle DSİ 3. Bölge Müdürlüğü’nün bölgedeki su yönetimi konusundaki yaklaşımını sert sözlerle eleştirdi:
“Rekreasyon havuzlarındaki kaçakların tamiri için bir yıldır resmi başvurularımıza rağmen hiçbir adım atılmadı. DSİ, Sakaryabaşı’nı adeta cezalandırıyor. Bu ihmal değil; bu, bir doğa varlığına ihanettir.”
Konakcı, kurumlar arası koordinasyon eksikliği ve siyasi tercihlere göre hareket edilmesinin Sakaryabaşı’nı geri dönülmez bir yıkıma sürüklediğini belirterek, tüm paydaşlara seslendi:
“Biz siyaset değil, çözüm istiyoruz. Sakaryabaşı için Eskişehir’in tüm belediye başkanları, milletvekilleri, sivil toplum örgütleri ve bilim insanları bir araya gelmeli. Ortak bir platform kurularak bu kriz acilen ele alınmalıdır.”
Tarım ve Orman Bakanlığı’na da çağrıda bulunan Başkan Konakcı, bölgedeki tarımsal üretimin su tüketimini azaltacak şekilde yeniden planlanması gerektiğini savundu. Çiftçilerin geçim kaygısına düşmeden üretim yapabilmesi için yeni destekleme modellerinin hayata geçirilmesinin şart olduğunu vurguladı.
Sakaryabaşı’nın kaybedilmesi durumunda yaşanacak ekolojik yıkımı detaylarıyla anlatan Konakcı, sözlerini şu sözlerle tamamladı:
“Eğer Sakaryabaşı yok olursa, habitat çöker, kuraklık artar, tarım biter, hayvancılık sona erer, insanlar göç etmek zorunda kalır. Bu, sadece bir turizm ya da estetik meselesi değil; bu, bir yaşam mücadelesidir.”
