Türkiye’de ekonomik sıkışmanın derinleştiği, sosyal politikaların aile temelli söylemler üzerinden şekillendirildiği bir döneme işaret eden Kökoğlu, kadınların hem ucuz iş gücü olarak sömürüldüğünü hem de şiddet tehdidiyle yaşamlarının baskı altında tutulduğunu belirtti. 2025’in “aile yılı” olarak ilan edilmesini hatırlatan Kökoğlu, bu politikanın kadınları “çocuk doğuran ve aileyi taşıyan” bir role indirgediğini, esnek ve güvencesiz çalışmanın ise “aileyle uyumlu iş” adı altında meşrulaştırıldığını ifade etti.
Kökoğlu, Diyanet’in miras hakkına yönelik açıklamalarının kadınların eşitlik talebinin reddedildiğini gösterdiğini savundu. “Yarı zamanlı, düşük ücretli ve emeklilik hakkı olmayan bir çalışma rejimi, kadınlara bir hayat politikası olarak sunuluyor.” diyen Kökoğlu, bu koşulların işçi kadınlar için şiddetin bir üretim aracına dönüştüğünü söyledi.
Kadın cinayetlerinde artış ve koruma mekanizmalarındaki yetersizlik
Kökoğlu, kadın cinayetleri ve şüpheli ölümlerdeki artışa dikkat çekerek, koruma kararlarına rağmen öldürülen kadınların faillerinin devlet mekanizmaları tarafından korunabildiğini savundu. 2024 yılında 394 kadının öldürüldüğünü, 2025’in ilk 10 ayında ise 235 kadın cinayeti yaşandığını belirten Kökoğlu, “Neden korunmadıkları soruşturulmuyor, mekanizmalar işletilmiyor.” dedi.
Açıklamada çocuk işçiliği ve genç kadınların güvencesiz çalışma koşullarına da değinildi. Kökoğlu; Digel işçisi kadınların, Tokat Şık Makas direnişçilerinin ve Temel Conta çalışanlarının yaşadıkları örneklerle, patron baskısı, mobbing, taşeronlaştırma ve esnek çalışmanın kadınları iş cinayetlerine ve zor koşullara ittiğini söyledi.
Savaşın kadınlar üzerindeki etkisi
Dünya genelindeki çatışmaların en ağır bedelini kadınların ve çocukların ödediğini kaydeden Kökoğlu, özellikle Filistin’deki saldırılarda kadınların hedef haline geldiğini belirtti. Emperyalist politikaların içerideki kadın düşmanı uygulamalarla birleştiğini savunan Kökoğlu, bu durumun hem yoksulluğu hem şiddeti derinleştirdiğini söyledi.
“Şiddetsiz yaşamın güvencesi örgütlü mücadeledir”
Kökoğlu, kadınların ülkenin birçok yerinde sendikalara üye olduğunu, iş yerlerinde direniş gösterdiğini ve meydanlarda özgürlük taleplerini dile getirdiğini belirterek 25 Kasım için çağrı yaptı. “Patron baskısı, ev içi yükler, güvencesizlik yüzünden şiddete mahkûm edilen hiçbir kadın yalnız değildir.” diyen Kökoğlu, şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşam için birlikte mücadele vurgusu yaptı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadınların alanlarda buluşacağını belirten Kökoğlu, “Mücadeleyi büyütelim.” ifadesiyle açıklamasını sonlandırdı.
