Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hukuk Fakültesi Dekanlığı tarafından düzenlenen “Sürdürülebilirlik Hedeflerinin Teşebbüslere Etkisi: Rekabet Hukuku ve Uyum Bakımından İncelemeler Sempozyumu” akademisyenler, hukukçular ve öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.
Etkinlik, yürütücülüğünü Dr. Öğr. Üyesi Burcu İrge Erdoğan’ın yaptığı ve fakültenin ilk TÜBİTAK projesi olan “Çevresel Sürdürülebilirliğin Teşebbüslerin Rekabet Politikalarına Etkisi: Türk Mevzuatı ve Avrupa Birliği Müktesebatı ile Güncel Uygulamalar Kapsamında Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Değerlendirme ve Öneriler” başlıklı projenin kapanış etkinliği niteliğinde düzenlendi.
11 Kasım’da ESOGÜ Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını, ESOGÜ Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Emine Gümüşoy yaptı. Prof. Dr. Gümüşoy, sürdürülebilirliğin yalnızca çevresel bir kavram olmadığını, aynı zamanda ekonomik ve hukuki bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı.

Prof. Dr. Gümüşoy: “Sürdürülebilirlik artık bir gereklilik”
Prof. Dr. Gümüşoy konuşmasında, “Sürdürülebilirlik, sadece çevre politikalarının değil, aynı zamanda ticari faaliyetlerin, yatırım süreçlerinin ve hukuk sistemlerinin temel unsurlarından biridir. Bu sempozyum, farklı alanlardaki akademisyenlerin ortak çözüm önerileri sunması açısından büyük önem taşıyor,” ifadelerini kullandı.
Ardından sözü alan Dr. Öğr. Üyesi Burcu İrge Erdoğan, projenin amacının sürdürülebilirlik hedeflerinin işletmelerin rekabet politikalarına etkisini hem Türk hem Avrupa Birliği mevzuatı çerçevesinde değerlendirmek olduğunu belirtti. Erdoğan, “Küresel ölçekte rekabetin yönü artık sadece ekonomik başarıyla değil, çevreye ve topluma katkı ile de ölçülüyor,” dedi.
Üç oturum halinde gerçekleşen sempozyumda Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Çağ Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi’nden akademisyenler konuşmacı olarak yer aldı.
Sunumlarda, sürdürülebilirlik hedeflerinin şirket politikalarına, ticaret hukuku, iş hukuku ve yatırım hukuku açısından etkileri ele alındı. Katılımcılar, çevreye duyarlı üretim modellerinin rekabet avantajı oluşturduğunu, bu nedenle sürdürülebilirlik politikalarının artık etik bir tercih değil, ekonomik bir gereklilik olduğunu vurguladı.
Etkinlikte, sürdürülebilirlik kavramının rekabet hukuku ile uyumu da tartışıldı. Avrupa Birliği’nin çevresel mevzuatı örnek alınarak, Türkiye’deki yasal çerçevenin geliştirilmesi gerektiği ifade edildi. Akademisyenler, işletmelerin çevreye duyarlı politikalarla faaliyet göstermesinin hem toplumsal hem ekonomik kazanımlar sağladığını belirtti.
Sempozyumun sonunda, sürdürülebilirlik hedeflerinin kurum kültürüne yerleşmesi için hem kamu hem özel sektörün ortak farkındalık oluşturması gerektiği vurgulandı. Etkinlik, soru-cevap oturumu ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.