Eskişehir Haber Eskişehir Gündem Eskişehir'de Engelliler Haftası'nda mücadele çağrısı

Eskişehir'de Engelliler Haftası'nda mücadele çağrısı

Eskişehir Kent Konseyi Erişilebilir Kent Çalışma Grubu, Engelliler Haftası’nda açıklama yaptı. Açıklamada “Bu hafta bir kutlama değil, mücadele haftasıdır” mesajı verildi.

Haberleri

Eskişehir Kent Konseyi Erişilebilir Kent Çalışma Grubu, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada haftanın bir kutlama değil, mücadele ve hak arama haftası olduğu vurgulandı.

Çalışma Grubu adına konuşan Engin Yıldız, engellilerin yaşadığı sorunların yalnızca bir haftalık farkındalık etkinlikleriyle çözülemeyeceğini belirterek," 10-16 Mayıs “Engelliler Haftası” tüm engel gruplarının yaşama tam ve eşit katılımını hayata geçirmek için ilan edilmiş mücadele ve farkındalık haftasıdır. Ancak, mücadele etmek zorunda kaldığımız haklarımız sadece bu hafta ile gündeme gelmemeli, bizler bir hafta ya da bir gün değil, 365 gün engelliyiz! 
Ayrımcılık, dışlayıcılık ve sağlam birey odaklı bakış açısıyla her gün yüzleşilmesi gerekmektedir. Bugüne kadarsadece "farkındalık" adı altında yapılan şekilsel etkinliklerle ne eşitlik ne adalet sağlandı. Biliyoruz ki; engellilerin sevgiye ve korunmaya değil, kâğıt üzerinde var olan haklarının uygulanmasına ihtiyacı var!
Engellilik sadece görme, işitme, bedensel, zihinsel ya da nörolojik farklılıklardan ibaret değildir. Tüm bu çeşitliliği içinde barındıran çok yönlü bir toplumsal gerçekliktir. Ancak engelliler olarak kamusal yaşamdan sistematik bir şekilde dışlanıyor, hak sahibi bir özne değil nesne olarak görülüyoruz! Yaşamlarımız ya kahramanlaştırılıyor ya da görünmez kılınıyor! Oysa sadece başarılı olduğumuzda görülmemiz, hayatlarımızın değersizleştirilmesi dışında bir anlam ifade etmiyor. 
Kamusal alanlar, sokaklar, kamu binaları, toplu taşıma araçları, hastaneler ve okullar hala büyük ölçüde engelliler için erişilebilir değildir. Oysa erişilebilirlik bir lütuf değil, en temel hakkımızdır. Eğitime, sağlığa, istihdama ve siyasete erişimde önümüzde dağ gibi engeller durmaktadır.
Oysa yapılması gereken çok basittir: Sözümüze kulak verin!
Engellileri dinleyin!
Bu ülkenin eşit yurttaşları olarak yaşamak, üretmek ve hayata katılmak istiyoruz. Bunun gerçekleşebilmesi için insan hakları temelli bir bakışla, engellilerin hayata eşit katılımını sağlayacak düzenlemeler sosyal devlet anlayışıyla hayata geçirilmelidir.
"Biz olmadan bizim hakkımızda asla" ilkesiyle, karar alma süreçlerine katılımımız güvence altına alınmalı, engellilerin bir yük ya da hayırseverlik nesnesi olarak görülmesinden vazgeçilmelidir.
Tüm kamu kurumlarında ve kent yaşamında erişilebilirlik sağlanmalı, bağımsız denetim mekanizmaları kurulmalı, her engelli grubunun ihtiyaçları dikkate alınarak engellilerin kamusal yaşama katılımı sağlanmalıdır.  
Engelli kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddete karşı özel politikalar geliştirilmelidir.
Engelli maaşları, insan onuruna yakışır bir yaşam için yeterli düzeye çıkarılmalıdır.
Engelli çocuklar ve gençler için eğitimde erişilebilir materyal ve teknoloji desteği ücretsiz ve sistemli şekilde sunulmalıdır. 
Engellilerin hayata bağımsız, eşit katılımında elzem olan tüm araç ve gereçler ücretsiz olarak tahsis edilmelidir. 
Tıp ve eğitim alanlarında insan çeşitliliğini göz ardı etmeyen, terapi, tedavi, tanı ve destek hizmetlerine engelli yurttaşların ve bakım verenlerin erişebilmesi sağlanmalıdır. 
Kamuda %3 olan engelli çalıştırma kotası artırılmalı ve etkin biçimde uygulanmalı, EKPSS her yıl yapılmalı, iş yerlerinde engellilerin engellilik durumuna uygun iş tanımı düzenlemelerinin uygulanması sağlanmalı, engellilerin uğradığı mobbing ile kararlı bir şekilde mücadele edilmelidir.
Ve son olarak, fiziksel erişilebilirlik bir “iyilik” değil, hak’tır! Rampaların olmaması, standartlara uymaması, dar kapılar, yüksek kaldırımlar, işlevsiz asansörler, sarı şeritlerin,işitsel sinyaller ve teknolojik çözümlerin yetersizliği bu hakkın sistematik biçimde ihlal edilmesine, engelli bireylerin kamusal alandan dışlanmasına neden oluyor.
Şimdi soruyoruz size, engellenenler kim?
Engelliliği kişisel bir trajedi gibi değil, toplumsal bir sorumluluk alanı olarak görmek zorundayız. Çünkü erişilebilir olmayan her alan, bir ayrımcılığın fiziksel temsiline dönüşüyor. Üstelik toplumsal cinsiyetle kesiştiğinde bu ayrımcılık daha da derinleşiyor. Engelli kadınlar çifte ayrımcılığa maruz kalıyor. Kadın ve engelli olduğunuzdakorunması gereken, aciz bir varlık olarak görünüyorsunuz. Her şeyden önce; eşit ilişki, eşit söz hakkı, eşit yurttaşlık talep ediyoruz!
Tüm bu yapısal sorunların yanında, toplumda yer almamızın hâlâ ilham ya da başarı hikayesi gibi sunulması, maruz kaldığımız başka ayrımcılık şeklidir. Biz kimsenin vicdanını rahatlatacak figürler değiliz! Sessiz, edilgen, yardıma muhtaç bireyler olarak görülmek değil, söz söylemek ve karar alma süreçlerinde yer almak istiyoruz. Ne hayranlık duyulan ne de yok sayılan olmak istiyoruz! Sadece eşitlik istiyoruz!  Bu yüzden, yaşamın her alanında maruz kaldığımız ayrımcılıkla mücadele etmeye kararlıyız.
Türkiye, taraf olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ile engellilerin bağımsız yaşama, eğitim, istihdam ve toplumsal hayata eşit biçimde katılma hakkını kabul etmiştir. Devlet engellilerin hayatını kolaylaştırıcı önlemleri almakla yükümlüdür. Var olan haklarımızın uygulanmaması ise temel insan haklarımızın ihlalidir. 
Bu bir ayrıcalık değil eşit yurttaşlık hakkıdır! Engellilere yönelik hayırseverlik politikaları derhal terk edilmeli, sözümüze ve taleplerimize kulak verilmelidir!
Bu yüzden Engelliler Haftası’nı kutlamıyoruz! Onu bir mücadele haftası olarak görüyoruz.
Çünkü bu sistem ne eşitliği sağladı, ne özgürlüğü, ne de erişilebilirliği!" ifadelerini kullandı.


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *