Eskişehir Haber Eskişehir Gündem Eskişehir Uğur Mumcu'yu Unutmadı

Eskişehir Uğur Mumcu'yu Unutmadı

Her 24 Ocak’ta olduğu gibi Uğur Mumcu’nun ölümünün 32. yılında da Odunpazarı Belediyesi tarafından Uğur Mumcu Parkı’nda bir anma töreni düzenlendi.

Haberleri

Her 24 Ocak’ta olduğu gibi Mumcu’nun ölümünün 32. yılında da Odunpazarı Belediyesi tarafından Uğur Mumcu Parkı’nda bir anma töreni düzenlendi. Anma törenine Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Eskişehir Milletvekilli İbrahim Arslan ve birçok vatandaş katıldı.

Tören Şiir ve Şarkılarla Başladı

Anma töreni, Murat Ozan Avcı ile Murat Durukan’ın “Yiğidim Aslanım” adlı parçayı ve “Ben Ölmedim ki” adlı şiiri okuması ile başladı. Törende Odunpazarı Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü hocalarından Aydın Ünal ve Gökhan Eryiğit “Uğurlar Olsun” adlı parçayı seslendirdi. Ardından da Odunpazarı Belediye Tiyatrosu oyuncuları Hüseyin Demir ve Ferhat Karataş, Uğur Mumcu’nun 25 Ağustos 1975 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Sesleniş” başlıklı yazısını seslendirdiler.

“And Olsun ki Cellatlarından Uzun Yaşayacak”

CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, törende yaptığı konuşmada Uğur Mumcu’nun Türkiye’nin bugün karşı karşıya kaldığı karanlığı yıllar öncesinden gördüğünü vurguladı. Yalaz, şunları söyledi:
“Bugün burada, Türkiye’nin daha özgür, bağımsız ve aydınlık bir ülke olması için hayatını ortaya koyan; bunun uğruna canını feda eden, kalemiyle hem o günlerin hem de bugünlerin karanlığını aydınlatan Uğur Mumcu’yu anmak için toplandık. Uğur Mumcu, 32 yıl önce ve öncesinden başlayarak, Türkiye’nin içine düştüğü, düşeceği ve maalesef düşmeye devam ettiği karanlığı görmüştür. İşte, Türkiye’nin tam da bugün olduğu haliyle bir ülke olmaması; açlığa ve sefalete mahkûm edilmiş, mutsuz insanların yaşadığı bir yer olmaması için o günden tespitlerde bulunmuştur. Bugüne geldiğimizde, üzülerek görüyoruz ki Türkiye çok değişmiştir ve kötüye gitmiştir. Dahası, Uğur Mumcu’nun korktukları her şey, maalesef bugün başımıza gelmiştir. Ancak değişmeyen bir şey var: O da, Uğur Mumcu’nun bu karanlık günleri engellemek için ortaya koyduğu yol haritası ve reçetedir. Bu reçete hiçbir zaman değişmemiştir. O gün istenen, örgütlü mücadele; aydınlık yarınlara inanan insanların kenetlenmesi ve karanlığı yenmek için kol kola mücadele vermesiydi. Bu mücadelenin bugün de geçerliliğini koruduğunu görüyoruz. O yüzden, bu anma etkinliğinin sadece bir anma değil; aynı zamanda içinde bulunduğumuz mücadele adına Uğur Mumcu’ya bir söz verme günü olması gerektiğini düşünüyorum. Bugün, Türkiye’nin karanlıktan çıkması için o gün başlatılan mücadeleyi vermenin tam zamanıdır. Uğur Mumcu’ya yapılacak en anlamlı anma, burada yürekten bir söz vermektir. And olsun ki Uğur Mumcu, cellatlarından uzun yaşayacaktır. Önce evlatlarında, sonra da o cellatların cesaretlendirdiği karanlık odakların açmak istediği yollara karşı mücadele eden insanlarda yaşamaya devam edecektir. Bizler, Atatürk’ün yolunda, tam bağımsız bir Türkiye için Uğur Mumcu’nun aydınlattığı yolda yürüdüğümüz sürece, onun idealleri ve mücadelesi hep var olacaktır ve inanıyorum ki yakın bir gelecekte, hep birlikte Uğur Mumcu’nun arzuladığı o özgür ve bağımsız ülkeyi kurmak adına iktidar meşalesini elimize alacağız. Uğur Mumcu’yu ve tüm devrim şehitlerimizi saygı, şükran ve tam bir mücadele azmiyle selamlıyorum. İyi ki Uğur Mumcular var! Onun kaleminin hâlâ yarınlarımızı aydınlattığını; onu öldürenlerin amacına ulaşamadığını ve asla ulaşamayacağını buradan haykırıyorum.”

“Sorumlu Biziz”
CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan ise anmalardan öte, bu tür cinayetlerin ve katliamların sorumlularından hesap sorulması gerektiğini dile getirdi. Arslan, konuşmasında şunları kaydetti:
“Yeni bir yıl daha geçti. Geçtiğimiz yıl bu kürsüden yaptığım konuşmada, “Ben artık anmalar için bir araya gelmek istemiyorum,” diye haykırmıştım. Ama ne yazık ki yeni bir yıl, bir, iki, üç, dört… Tam 32 yıl oldu. Bu cinayetin ve benzeri cinayetlerin aydınlatılması gereken, sorumlularının sorgulanması gereken yılları geride bıraktık. Şimdi 32. yılındayız, bir başka anma yılındayız. Ne yazık ki, ömrümüz boyunca ve yüzyıllar boyunca ülkemizde yaşanan suikastlar ve derin katliamların aydınlatılamadığına tanık oluyoruz. Ülkemizde artık her geçen gün bir yeni anmayla, bir yeni acıyla karşılaşıyoruz. Ve bu acılar, bir öncekinin üstünü kapatmaya çalışıyor. Çok zor ve çetin günlerden geçiyoruz. Bugün herkes koro halinde bir sorumlu arıyor. Ancak ben sorumlunun biz olduğumuzu düşünüyorum. Gereğince ve yeterince ayağa kalkmadığımız için… Gereğince ve yeterince bu kokuşmuş, köhne düzeni sorgulamadığımız ve hesap sormadığımız için… Gereğince ve yeterince cesaretle ve kararlılıkla sandık önümüze geldiğinde bu düzeni değiştiremediğimiz için asıl sorumlunun biz olduğumuzu düşünüyorum. Aydınlarımız canlarını ortaya koyarak, idam sehpalarına yürüyerek, bu ülkenin bağımsızlığına, özgürlüğüne, eşitliğine, demokrasisine ve anayasal düzenine baş koymuşlardır. Bizim, onlara olan borcumuzu ödemek için sorumluluğu üstlenip hep birlikte ayağa kalkma zamanımız gelmiştir. Cesaretle, kararlılıkla “Biz buradayız!” deme zamanı gelmiştir. Ey halkım, gelin hep birlikte bu düzeni ortadan kaldıralım. Ancak o zaman belki borcumuzu öder ve acılarımızı hafifletebiliriz."

“Uğur Mumcu Bu Düzenin Kurbanıdır”
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ise konuşmasında Uğur Mumcu’nun, emperyalizme ve gericiliğe karşı durduğu için hedef alındığını belirtti. Kurt, şöyle konuştu:
“32 yıldır 24 Ocaklar, bizim için kara günlerin en önemlilerinden biri olmuştur. 32 yıldır benzer şeyleri söylüyoruz, ancak ne yazık ki katiller de, cinayetin ve katliamların sebepleri de tespit edilemedi. Oysa, biraz önce okunan şiirde de söylendiği gibi, işin özü bu idi: Uğur Mumcu, bu düzene, emperyalizme, gericiliğe ve yobazlığa karşı durduğu için öldürüldü. O günün yetkilileri, “Bir tuğlayı çekersek devlet çöker,” dediler ve hiç kimse o tuğlayı çekmedi. Ancak önemli olan hukuk, demokrasi ve insan haklarına uygun bir şekilde yargılama ve soruşturma yapılmasıydı. Ne yazık ki o gün hesap sorulmadığı için bugün hâlâ aynı sıkıntılarla uğraşıyoruz. Eğer zamanında önlemlerimizi almış ve bu düzeni değiştirmiş olsaydık, Türkiye bugün refah içinde, tam bağımsız bir Cumhuriyet olarak tüm dünyaya karşı dimdik durabilecek bir pozisyonda olabilirdi. Fakat bugün sadece ülkemiz ve ekonomimiz değil, beyinlerimiz de dışa bağımlı. Bu durum, birçok yöneticimizin vizyonsuzluğu ve dışa bağımlılığı nedeniyle böyle devam ediyor. Biz buna itiraz ediyoruz ve itiraz etmek zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti ve halkı, dünyanın en iyisine layıktır. Ancak yöneticiler, halkını refah, huzur ve barış içinde yaşatamıyorsa görevini yapmamıştır ya da yapamamıştır. Bu noktada önümüzde tarihi fırsatlar var. Bu fırsatları, birleşerek, yan yana gelerek ve tüm haklarımızı kullanarak değerlendirmeliyiz. Çünkü bu düzen böyle devam ettiği sürece daha çok Uğur Mumcu, daha çok Gaffar Okan, daha çok Sinan Ateş ve daha nice değerli insanımız katledilecektir. Katledilen insanların siyasi düşüncesi ne olursa olsun, bizlerin bu düzene karşı birlikte durmamız şarttır. Bugün yaşanan tablo çok nettir: Solculara yönelik tutuklamalarda sağcılar itiraz etmiyor; sağcılara yönelik olduğunda ise solcular sessiz kalıyor. Ancak bu yanlış uygulamayı düzeltecek olan şey, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. 24 Ocaklar’da Uğur Mumcu’yu unutmayacağız, evet. Anmaya devam edeceğiz. Ama bunun yanında ona bir söz vermek zorundayız: Onun aradığı ve özlediği sistemi, düzeni kurmak bizim görevimizdir. Bu nedenle herkesi bu göreve çağırıyor, yan yana durmaya, birlikte hareket etmeye davet ediyorum. Bireysel çıkarları bir kenara bırakmalı, Türkiye’nin yoksullarının, ezilenlerinin ve dışlananlarının haklarını korumalıyız.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *