Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın, Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında gazetecilerle bir araya geldi. Günaydın, gazetecilerin toplumun bilgilenme ve bilgi edinme hakkına aracılık eden önemli bir görev üstlendiğini belirterek, “Bu değerli basın mensuplarıyla bir arada olduğum için çok mutluyum. Gerçekten de çok ihtiyaç duyduğumuz temel insan hak ve özgürlüklerinden biri olan ifade özgürlüğünün önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum,” dedi.
İfade özgürlüğünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasa ile güvence altına alınmış bir hak olduğunu ifade eden Günaydın, bu özgürlüğün kullanımının büyük önem taşıdığını vurguladı. Günaydın, “Gazeteciler, meslekleri nedeniyle sık sık dava tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, gazetecilerin karşılaştığı zorlukların bir göstergesidir. Ancak ben gazetecileri, gerçeğin cesur takipçileri olarak görüyorum. Doğru bilgiyi kamuoyuna ulaştırma gayreti gösteren ve bu uğurda büyük emekler veren gazetecilerimizin yaşadığı sıkıntıları dile getirmek için bu özel günde sizlerle bir arada olmayı tercih ettim,” dedi.
Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kavramlarının birbiriyle doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Günaydın, doktora çalışmaları sırasında bu konuyu incelediğini ve Türkiye’de ifade ile basın özgürlüğünün yıllar içinde kötüye gittiğini üzülerek gözlemlediğini belirtti. Günaydın, “Özellikle 2001 yılında, internet yayıncılığı ile ilgili hukuki düzenlemelerin yetersiz olduğu dönemde yaşanan ilk internet davası, bu konuda yaşanan zorlukların önemli bir örneğidir. O dönemde, internette yayınlanan bir haber nedeniyle ceza tehdidiyle karşı karşıya kalan bir gazetecinin davası gündeme gelmişti. Bugün, 5651 sayılı yasa internet yayıncılığına ilişkin bazı düzenlemeler getirmiş olsa da, teknolojinin ve koşulların değişmesiyle bu düzenlemelerin yetersiz kaldığını görüyoruz,” ifadelerini kullandı.
Günaydın, günümüzde sosyal medyanın konvansiyonel ya da ana akım medyanın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini ancak yasal düzenlemelerin hala özgürlüğün önünde engel teşkil ettiğini vurguladı. Türkiye’nin basın özgürlüğü açısından uluslararası raporlarda kötü bir tablo çizdiğini belirten Günaydın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan davaların sayısının bu durumu açıkça ortaya koyduğunu ifade etti.
Günaydın, konuşmasını İstanbul Barosu’nun hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmadaki tarihsel önemine değinerek sonlandırdı. “147 yıldır varlığını sürdüren bu kurumun hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma görevini yerine getirmesi, bizler için çok değerlidir,” dedi.
