Yürüyüşte polisle gerginlik
Odunpazarı ilçesindeki bir parkta başlayan yürüyüş, Ulus Anıtı güzergâhında polisle yaşanan tartışmaya sahne oldu. Polisle gergin anların ardından yürüyüşçüler kendi belirledikleri güzergahta “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atarak ilerledi.
Yoğun katılım
Yürüyüşe CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve vatandaş katıldı.
Açıklama Ali Paşa Şanlı’dan
Basın açıklamasını Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu adına, Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı yaptı. Şanlı, darbenin mirasının AKP iktidarıyla sürdüğünü öne sürerek şu ifadeleri kullandı: “12 Eylül faşist darbesinin üzerinden 45 yıl geçti. Emperyalist politikalar doğrultusunda Türkiye, bu siyasal İslamcı gerici düzene, 12 Eylülden Akp’ye uzanan bu karanlık rejimin inşasına sürüklenmekte. Ülkemize Akp aracılığıyla biçilen BOP eş başkanlığı göreviyle, ülkemizi ve bölgeyi yeşil kuşak projeleri ile siyasal İslam cenderesine hapsetme çabaları bugün hiç olmadığı kadar Saray Rejimi tarafından devralınmış ve memleket tam anlamıyla bir abluka altına sokulmuştur.
Kenan Evren ve askeri vesayetle yüzleşeceği kandırmacasıyla günümüze kadar iktidarda kalan AKP bugün kendi yaptıkları anayasaya dahi tahammül edemiyor, bugün bir azınlık iktidarı olarak baskısını zorbalığını, her geçen gün daha da arttırıyor.
Toplumdaki ilerici, aydınlanmacı birikimler bastırılarak, 12 Eylül’le birlikte Türk-İslam sentezi bugün neo osmanlıcı anlayış devletin resmi ideolojisi haline getirilmiştir. Tarikat ve cemaatler başta, tüm sağ gerici güçler bu politika gereğince halen desteklenmekte.
12 Eylül 1980’den yine aynı gün yapılan 2010 referandumuyla kurumsallaşan iktidar bugün tek adam rejimine uzanacak gücü elde ederek bugünlere geldiler. Sayılan mühürsüz oylarla, devlet destekli seçim çalışmalarıyla, bütün demokratik hakların alaşağı edildiği, seçme seçilme hakkının bile yok sayıldığı bir siyasi konjonktürde, saray rejimi karşı devrim taşlarını döşüyor.
En büyük rakiplerini gece operasyonları ile iddianameleri dahi hazırlanamayan uydurma yolsuzluk davaları açarak zindanlara gönderen, halkı enflasyon ve döviz kurları arasında ezerek açlığa sürükleyen, kadınların yaşam hakkını elinden alan, emeklisiyle işçisiyle, genciyle her bir ferdiyle tüm toplumu yoksul ve geleceksiz bırakan bu iktidar, gayrı meşru bir azınlık iktidarıdır!
Son olarak CHP'nin, Saray tarafından atanan kayyum ile; polis işgali eşliğinde büyük bir zorbalık ve hukuksuzlukla karşı karşıya bırakılması, iktidarın ne denli gözü dönmüş olduğunu gösterdiği gibi aynı zamanda ne kadar aciz, zavallı ve yenilgiye mahkûm olduğunu da ortaya koymuştur.
Bugün mesele bir CHP meselesi olmadığı gibi, herhangi bir partinin veya kişinin meselesi de değildir. Mesele, ülkenin geleceğine sahip çıkma meselesidir.
12 Eylül darbesinin devam ettiricisi tek adam rejimi kendi çocuklarına makamlar, ihaleler, zenginlik şatafat; halkın çocuklarına şifreli sınavlar, mülakatlar, özel okullar, işsizlik vadediyor. Bunu karşısında 19 Mart'ta barikatları yıkan, Ali İsmail'in, düşlerindeki özgür dünya mücadelesini sırtlanan gençlerin öfkesi ve bitmeyen mücadelesi var!
Grevlerle, direnişlerle sermaye tahakkümüne başkaldıran nasırlı elleri sıkılı yumruklarıyla iktidarı sarsan işçiler emekçiler var.
Sokakları zapteden kadın düşmanı rejiminizi her eylemde, yürüyüşte mahkûm eden kadınların isyanı var.
Doğasına, ağacına, toprağına sahip çıkan işgalci şirketlere karşı direnen köylüler var.
Alevisi Kürdü Türkü ile size biat etmeyen koskoca bir halk var!
İktidarın bize zorla dayattığı hayata ve sisteme karşı işte burada toplumun ezici çoğunluğunun iradesi var. Kurdukları ucube rejim bile seçim kazanmayı onlara garanti edemiyor. Muhalefeti sindirmeye dönük daha baskıcı ve otoriter adımlarla seçimi bile sembolik olduğu bir düzen hayaliyle hareket ediyorlar. Bu süreçte de karşı adayı bile truva atlarıyla kendileri belirleme gafletinden geri durmuyorlar.
Fakat baskının ve zorun işe yaramayacağını onlara göstereceğiz. Sokakları, meydanları dolduran bizler bir olup bu karanlık gidişata birleşik mücadelemizle son vereceğiz.
Bugün Saray’ın yargısıyla, polisiyle; faşist çeteleri ve tarikatları ile AKP ve MHP’nin iktidarlarını sürdürmek adına ülkeyi sürükledikleri felakete karşı; ikirciksiz, tereddütsüz, korkmadan, susmadan, cesaretle bir olup direneceğiz. Bu meydandan tekrar haykırıyoruz, hep birlikte mücadele ederek harami saltanatına, kötülük iktidarına son vereceğiz.
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”