Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde, 4 çocuk annesi Shabana Solaiman Khil sabaha karşı evinde bıçaklanarak öldürüldü. Olayla ilgili 2 kişi gözaltına alınırken, kadının engelli çocuğunun cinayet anında evde olduğu öğrenildi. Apartmanda yaşayan iki komşunun ifadeleri, olayın korkunç boyutunu gözler önüne serdi.
Olay, sabah 05.00 sıralarında Güllük Mahallesi Havucu Sokak’taki Çilem Apartmanı’nda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, 4 çocuk annesi Shabana Solaiman Khil, evinde boğazı kesilerek ve çok sayıda bıçak darbesiyle öldürüldü. Yapılan ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, kadının hayatını kaybettiğini belirledi. Hayatını kaybeden kadının 4 çocuğundan birinin engelli olduğu, diğer üç çocuğun ise olaydan bir gün önce evden ayrıldığı öğrenildi. Olay anında evde bulunan engelli çocuk devlet korumasına alınırken, diğer çocuklar da yurda yerleştirildi.
“Apartmana kan kokusundan girilmiyor”
Hayatını kaybeden kadının üst katında oturan Banu Koçyiğit, yaşananları şöyle anlattı:
“Kapımın çalmasıyla uyandım. Bir gün önce erken uyumuştum. On bir buçukta uyandım çünkü dün benim doğum günümdü. Ondan sonra gece ikiye kadar oturdum. Uyuyamayınca uyku ilacı aldım, dalayım uyuyayım diye. Polisin kapıyı çalmasıyla uyandım, duymadım.Fakat çocukları vardı, devamlı. Yani kız çocukları hep evdeydi. Ben Şubat’tan beri burada oturuyorum, kız çocukları hep evdeydi. Kızlar o gün yoktu, hiç gözükmediler. Bir tane engelli çocuğu vardı, konuşamıyordu, hep bağırıyordu. Devamlı. Konuşamıyor. Zaten apartmanın içinde kan kokusundan giremiyorsunuz. Kapıyı açınca, üçüncü kattaki daireye çıkarsınız. Mühürlediler kapıyı. Evde sadece o konuşamayan çocuk varmış. Kadının da boğazını kesmişler. Kaç bıçak darbesi var bilmiyorum ama biraz fazla deniyor. Apartmana kan kokusundan girilmiyor.Afgan’dı. Hiç evden çıkmayan, çok genç, çok güzel, namuslu biriydi. Yukarıda oturuyordu. Bu kadar. Yok, ben ses duymadım. Sadece bir ara çarpışma sesi duydum. Çocuğun bağırma sesini de duydum. Ama rahat uyuyordum çünkü çocuk zaten rahatsızdı, hep bağırıyordu. Biz de yine öyle sandık. Yan komşu da öyle sanmış. Kim duydu bilmiyorum. Polis geldiğinde beşe çeyrek kala kapıya bastılar. Polis bastı. On beş dakika önce olmuş zaten. Türkçe konuşamıyordu ama anlıyordu. Bir de yalnız enteresan bir olay var, onu anlatmak istiyorum. O olay çok enteresan. Dört gün önce apartmandaki ışıklardan biri sökülmüştü, alttaki. Sensörlü olduğu için onun katındaki ampul sökülmüş. Ben paslandı sandım önce. Sonra sabah erken kalktım, mamalarını vermek için aşağı indim. Kapı kilitliydi. O gün Antalya’da yangın falan olmuştu. Yöneticiyi aradım. “Dışarıdan kapı kilitli,” dedim. “Abi, bir şeyler taktırın,” dedim. “Caminin kamerasından bakın,” dedim. Kapı dışarıdan kilitlenmişti. Ampulü aldım, rahmetli bayana verdim. “Sen taktırırsın, olur mu,” dedim. “Tamam,” dedi ama anlamamış. Ertesi gün tekrar indim. Yani öldüğü günün sabahı. En son o zaman gördüm. Ampulü geri verdi. “Anlamamışım” dedi. O gün evde kızlar yoktu. Sadece küçük çocuk vardı. Son görüşüm oydu. Eşini görmedim. Genç biri geliyordu ama eşinin bir başkasıyla yaşadığını duydum. Bugün gelen bir habere göre Ankara’da bir şahıs yakalanmış. Çocuklar yurda verilmiş. İki şüpheli gözaltına alınmış. Bilmiyorum. Eve eşyayla girip çıkıyormuş. Kapıda zorlama yokmuş.”
“Sen burada öl, kimse aramaz”
67 yaşındaki emekli zabıt katibi Sevim Akgün de yaşananları şöyle anlattı:
“Bizim apartmanımızın kamerası var. Genelde polisler gelir, kameradan inceler. Çünkü bizim burada hırsızlık da oluyor, kaçan eden de oluyor. Biz alışığız. Sabah 05.30'du, zilimiz çaldı. Ben ‘Kim o?’ dedim. ‘Polis’ dedi, ‘Kameraya bakacaktık’ dedi. Karşı komşumun da zilini çaldığını bildim. Onlar yönetici olduğu için eşi indi. Ben de yine benzer bir olay olduğunu düşündüm, geri girdim, yattım. Sonra uyandım ki eşi, çocukları bir gün önceden gönderdiğini söylemiş. Yalnız, iki oğlan, iki kız olduğunu biliyorum. Ben zaten üçünü biliyorum, kapının önünde oynarken görüyorum ama isimlerini bilmem. Sonra üçünün yok olduğunu, birinin engelli olduğunu ve evde kaldığını duydum. Engelliydi, hatta polis kucağına almış, omzuna şey yapmış, beyinin boynundan kestiğini, ondan sonra da birkaç yerden bıçakladığını duydum. Ben yani, sabah 5 buçukta camı açıp baksam, belki daha farklı şeyler görebilirdim, duyabilirdim ama duyunca da çok üzüldüm. Ben de tek başıma yaşıyorum, yani korkuyorum. Zayıf bir şeydi ama konuşmuşluğum yok. Genç, yani 40 falan vardır, bilmem. Afgan diye duydum. Sonra kaçmış, beyi öyle dediler. Ya, artık vicdan azabı yaptı, polisi aradı, kaçtı başka. Çünkü ne apartmandan ne komşulardan arayan var. Ses üzerine ihbar verildiğini zannetmiyorum. Sen burada öl, kimse aramaz. Benim tahminim, eşi kaçmadan polisi aradı, ondan sonra da kaçmış dediler. Ben adamı bilmem.”